27 Haziran 2013 Perşembe

Dinimiz Amin

Merhaba sayın ziyaretçilerim,
Anlatmaya nereden,nasıl başlasam bilemiyorum. Bir yerden başlamak gerekiyor tabi. Şimdi benim Hristiyanlara,kiliselere,haç şekline bir ilgim var. Eh yaşımın getirdiği şeyler arasında sorgulamakta var. Gittikçe inançsızlaşan bir insan oldum ve bundan biraz rahatsızlık duydum. İstediğim dini seçme hakkımın da olduğunu düşünüyorum. Başladım tüm dinlere bakmaya. Tabi ilgimin getirdiği merakla kiliseye gitmeye karar verdim.  Dershaneme giderken bir kilise görüyordum devamlı onu gözüme kestirdim ve içimden bir gün ona mutlaka gideceğim dedim. Kafama ve yapılacaklar listeme artık o yerleşmişti. Yapmalıydım ! Perşembe günü (7.6.2012) işlerim vardı dershaneme gidiyorum yine. Kafamı sağa çevirdim ve kilisenin kapısının açık olduğunu gördüm. Kiliseye gitsem miii, gitmesem mi bir kararsızlık yaşıyorum. Hadi dedim bu günü kendime ayırıyorum git yapmak istediğin her şeyi yap. Hemen indim otobüsten yürürken düşünüyorum; "Acaba beni kovarlar mı?","Ne diyeceğim onlara?","Dinlerine saygısızlık yaptığımı düşünürler mi ki?" böyle devam ediyor sorular, ben bunları düşünürken bir bakmışım kilisenin kapısındayım,kapısında bir kadın oturuyor. Beni görünce gülümsedi ve soran gözlerle bakmaya başladı. Ben kendimi anlattım o beni bilgilendirdi bu arada kadın yabancıydı ismi de Erin. İçeri girdik konuşurken.

Ve sonunda içerideydim. Uzun zamandır uzaktan gördüğüm o kilisenin içindeydim. İçerisi güzel bir mimari örneğiydi ve çok hoşuma gitti.  Kapıdan girdiğimde ilk dikkatimi çeken oturakların arkasında bir televizyonun olmasıydı. Düşünüyorum, acaba bu televizyon niye burada diye. Sormadım tabii,çekindim yahu. Siz girin kiliseye öyle saçma bir soru sorun olur mu hiç? Oturakların her sırasında görmüşsünüzdür uzun sıralar önlerinde kitap koyma yeri oluyor. O kitap koyma yerlerinde her sıranın uçlarında İncil vardı. Elime bir İncil aldım ve incelemeye başladım. Beni öyle meraklı görünce bana bilgilenmem için bir kaç kitapçık ve İncil verdi. Sonra sesler gelmeye başladı kafamı sağa çevirdiğimde davul,gitar enstrümanlar olduğunu ve onları çalan insanları fark ettim. Ben gibi ziyaretçiye benzemiyorlardı çünkü. Hemen Erin'e "Onlar ne yapıyor?" diye sordum ve cevap "Pazar gün ki ayin için prova yapıyorlar. Sende gelmek ister misin?" oldu. İlk biraz düşündüm. Kabul ettim. Erin beni bekle deyip bir kaç dakika yanımdan uzaklaştı bende provalarını bitirmiş olan grupla kaynaşmak için yanlarına gittim. Beni görünce biraz garipsediler bende camide Hristiyan görsem garipserim tabii! Sohbet çabalarım çok acıklıydı ben konuşmaya çalıştım,onlar pek konuşmadılar benimle daha sonra kilisede görevli biri geldi adı Mustafa'ydı. Onunla konuşmaya başladım. İşte Erin'de geldi. Benim için İsa'ya dua ettiler. Dua esnasında gözlerini kapatıyorlar,başlarını öne eğiyolardı. Bir yandan da benim elimi tutuyorlardı. İlginç geldi tabii. 
Benim dizilerde gördüğüm;
böyle bir  şeydi. Onlar biraz daha değişik dua ediyorlardı. Haç şeklini çıkardıklarını da görmedim tabi. Neyse Erin bana kilisenin kartını verdi bende izin isteyip çıktım kiliseden. İşte kart;
                              

***

Ve günlerdeeen Pazar. Büyük gün. Ayine biraz geç kaldım. 5 dakika kadar falan. Kilisenin girişinde bir iki kişi vardı sohbet ediyorlardı. Ayin başladı mı diye sordum evet dediler. İçimden eyvah dedim. Çünkü eğer vaaz veriliyorsa sessiz bir ortam vardır. Ben içeri girdiğimde ses çıkacak,insanlar bana bakacak,dikkatlerini dağıtacağım. İnsanları rahatsız etmek istemediğim için içeri girip giremeyeceğimi sordum. Girebileceğimi söylediler. Ben içeri girdiğimde sessiz bir ortam beklerken tam tersine şenliğe benzer bir ortam ile karşılaştım. İlahiler söyleniyordu. Bir yanda enstrümanlar çalınıyordu. Canlı müzik var, bir biram eksikti. Haha,şaka yapıyorum. Hemen size gösteriyorum nasıl bir ortam olduğunu;


İşte böyle bir ortam vardı. Şu karşıda canlı müzik yapıyorlar,gelenlerinde ilahiye eşlik edebilmesi için projektör ile perdeye ilahinin sözlerini yansıtıyorlar. Bildiğiniz karaoke gibi işte. Ellerini kaldırıyorlar,sallanıyorlar,ayağa kalkıp şarkıya eşlik ediyorlar. Onlarda gördüğüm inanç aşkı beni de etkiledi. Ayağa kalkmış kendimi sallanırken buldum. 
Girişte görevli kişiler vardı beni hemen oturabileceğim bir yere yönlendirdiler. Oturacağım yere kadar bana eşlik ettiler. Ziyaretçi olduğum her yerden anlaşıyordu sanırım bana "Hoş geldiniz" broşürü verdiler. Hemen sizlerle de paylaşıyorum.

 


Sonra etrafıma bakınırken Erin ile Mustafayı gördüm. Mustafa ön sıralarda eğleniyordu. Ben arka sıralarda olduğum için beni görmedi. Erin'i gördüm o da beni gördü uzaktan ona el salladım. Ayin bitene kadar konuşamadık.


İlahi kısmı bitince beyaz saçlı, göbekli aynı Noel baba tasvirinde bir adam (sanırım o papazdı) mikrofonu eline aldı ve bir şeyler anlatmaya başladı . Tabi gelenlerin çoğu yabancı olduğu için başka biride İngilizceye çeviriyordu. Neyse onun konuşması kısa sürdü zaten. Ricardo diye biri kürsüye geçip anlatmaya başladı. İncil'den 1.Yuhanna, 2.Yuhanna,Yuhanna 14:6 gibi ayetleri okudu. Farklı kültürleri,Tanrıya olan inancın diğer insanlara göre olan farklılıklarını anlattı. Çelişkilerden bahsetti ve konuşurken şöyle bir soru sordu.
İsa; Tanrının oğlu mu? Tanrının peygamberi mi?
Sizce doğru olan ne?


Ayin sona erdiğinde kilisenin ek binasında çay içip sohbet ediyorlarmış. Erin yanıma gelip kalıp kalmayacağımı sordu bende olabilir dedim. Beni bir kaç kişiyle tanıştırdı. Bunlardan biri Joelle diğeri Ceren. Joelle ile oturup sohbet etmeye başladık. Anladığım kadarıyla hissiyat ile bağlanmış bu dine. Yani bir şeyler hissettiği için Hristiyan olmuş. Ceren de aynı şekilde. Sonra kiliseden bir kaç kişi daha eklendi hep beraber yemek yemeğe gittik.  Yemek yerken diğerleriyle de kaynaştım. Kiliseye gelenlerin %85-90'ı yabancı. Türkçeyi öğrenmeye gelmiş insanlar. Bana iyi davrandılar. Bütün gün konuştuk. 


Yeni arkadaşlar edindim. Kafamdaki sorulardan kurtuldum. Belki bir şeylere olan inancım yeniden beni buldu.  Esen kalın sayın okuyucularım :)...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder