30 Aralık 2014 Salı

Sahi sen hiç...

Bulamayacağım bir şeyi daima arıyor gibiyim.
 Nedir beni mutlu edecek, ne gibi bir şeydir?
 Onu da bilmiyorum...

Bu his hiç gitmiyor.
Hep içimde bir yerlerde.
Pusuya yatmış bekliyor.
Uyuyor gibi sanki kendi köşesi var aslında oradan hiç kaybolmadığı...
Bir parçam bile oldu diyebilirim.
O kadar zamandır benimle ki
Yarım yamalak kurduğum cümlelerde, içime çektiğim nefeste, baktığım her insan da, gülümsediğim de ki o burukluk da ...
Eksik bir şey var, biliyorum.

Nefret ede ede yaşadınız mı hiç?
Belleğim anılar mezarlığı...
Bense hala arıyorum neyi bulacağımı bilmeden.

13 Kasım 2014 Perşembe

Kutlu Doğum Haftası

Doğum günümün üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen sürprizlerle dolu bir doğum günü haftası geçirdiğimi söylemeliyim ve tabikii bundan kaçış yok anlatacağım. Doğum günümü tellal gibi bir kaç önceden hatırlatmaya başladığımı söyleyeyim. İnsanların çoğu o dönem benden nefret etmiş olabilir. Özellikle yakın arkadaşlarım. Tabi benim bu alttan döşediğim tüm mesajlar doğum günümü bir kutlu doğum haftasına çevirdi. İnsanlar günler önceden doğum günümü kutlamaya başladıklar. Nasıl psikolojilerini bozduysam ya da bıktırdıysam artık. Neyse öncelikle o günümün iyi geçmesini sağlayanlar iyi ki varlar, umarım hep olurlar.

Benim 4 tane sınıftan minnoş arkadaşlarım var. Hatta size daha önce  bahsetmiştim onlardan. Benim birinci sınıfta ilk döneminde yakın olduğum ve yanımda olan arkadaşlarım. Bu yıl Ömür'ü de asosyallikten kurtarıp insan içine soktuk. Artık o da bizden. Neyse benim bu 3 minnoş erkek arkadaşımla birinci sınıfın ikinci döneminde aramıza böyle bir mesafe girmişti. Eh sonra yaz tatili falan girdi tabi araya iyice koptuk. İkinci sınıfta her zamanki gibi yine birleştik. Tabi benim doğum günüm okulun açılmasının başlarına denk geldiği için daha onlarla aram o kadar yakın değil. Ben evimde sığır gibi yatarken M.Anıl aradı. Kadir yeni eve taşınmış. Yeni eve taşınma partisi yapacağız diyor. Neyse tamam yapalım sınıftan kimler geliyor diye bir soru sordum. M.Anıl'da biz bizeyiz eski zamanlardaki gibi diyor. He dedim bunlar beni özlediler kesin ama 4 kişilik parti mi olur yahu diye de söyleniyorum içimden. Neyse içimden de yok kırmayayım guzucukları dedim. Hiçte aklımda doğum günümü kutlayacakları gibi bir düşünce yok. Bende daha çok 5 çayına gidermiş gibi  bir hal var. Çay içip,çiğdem çitleriz, dedikodunun  dibine vurur onu bunu çekiştiririz diyorum kendi kendime. Neyse evin kapısından bir girdim. Böyle masanın üstünde  nar ekşisiyle üzerine adımın yazıldığı  ve mumların yandığı çiğköfteden pasta var. Masanın etrafında da Kadir,Şükrü, Ömür ve M.Anıl. Böyle bir an donup kaldım. Oha yok artık dedim. Ama nasıl mutluyum böyle hiç aklıma gelmeyen bir şeydi böyle bir şey yapacakları. .Bana unutulmaz bir doğum günü yaşattılar.


Pek belli olmasa da üzerinde adım yazıyor. :)

Ahanda minnoşlar çetesi

Ben drama kadını değilim

Her zaman her şey yolunda gitmeyebiliyor. Yanlış anlaşılıyorsun,seni anlamıyorlar, ne istediğin umurlarında olamayabiliyor, hep hatalı taraf sen oluyorsun, ne yapacağını bilmiyorsun bazı zamanlar.  Anlayabilirsin fakat ağlamak sana göre değil. Ağlayınca geçmeyeceğini biliyorsun. Üstüne vücudundaki su oranı azalıyor, başın ağrımaya başlıyor,gözlerin kıpkırmızı oluyor. Sen sevmiyorsun bunları.  Bende ağlamıyorum seninle aynı sebepten. İnsanın en süper gücünü kullanıyorum. Düşünmüyorum. Olayın üstüne gitmiyorum çünkü bana göre olay olabilecek bir durum yok. İşte tamda bu yüzden drama kadını olamıyorum. Kan? Gözyaşı? Öfke? Kin? Kızgınlık? Hiç biri yok bende. Polyanna sikmiş gibi yaşıyorum hayatımı. En güzeli mis. Niye kendimi üzeyim yahu? 

Bu tür dramatik şeylerle vakit harcamak bana göre değil oturup bir Doctor Who sezonu bitirmek beni daha çok yansıtıyor. 

Çevrenizde olup bitenleri kötüye yormak kendimizi üzmekten,kendimize zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. Şimdi sizde drama insanı olmaktan vazgeçip anın keyfini çıkarın. :)

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Doğum gününüzün tarihi yaklaşıyorsa ve yüzsüzseniz buyrun okuyun

Yaklaşan doğum günüm için yine bir sürü sikimsonik hayal kuruyorum. He bir de hediye listesi hazırlıyorum. Haha,şimdiden çalışmalara başladım. Millete işte şu kolyeyi çok beğendim,bu çok güzel diye alttan alttan mesajı veriyorum. Bu seneki doğum günüm nasıl olacak çok merak ediyorum aslında.  Malum üniversitem başlamış olacak Uşak'da İzmir'deki kutladığım normal doğum günlerimden farklı mı olacak bilmiyorum. Bana göre doğum gününde mum çoook önemli. Böyle yaşım kadar mum olsun ama pasta olmasın istiyorum ben. Ne bileyim çiğköfte alın mesela onun üzerine dikin mumları,lahmacun da olur. Ağzım sulandı bak. Neyse sonra doğum günü denildiğinde diğer önemli unsur olarak hediye geliyor benim aklıma. Benim yakın arkadaşlarımın doğum günü olduğunda ne alayım diye götü başı dağıttığım için çok çileli geçiyor. Ulan bunu alsam beğenir mi? Bu onun zevkine göre mi? Bu çok mu ucuz bi hediye oldu ki? Böyle düşüne düşüne beynim ambale oluyor. Ama bir hediye liste oluştursalar ne kadar kolay ve güzel olurdu. En azından ben kafayı yememiş çevremdekileri de çileden çıkarmamış olurdum.

Olur da canım ciğerim bi tanecik arkadaşlarım bu yazdığım yazıyı okurlarsa ve bana hediye almak istiyorlarsa listem budur;

1- İlk olarak ben Doctor Who hayranı olduğum için onunla ilgili şeyler alabilirler ya da onu anımsatan şeyler olabilir. Mesela şu sitede ki Tardis anahtarlı kolyeyi çok beğendim. Bilginize efem 
http://www.wish.com/c/53b412d923228f0d8598cc3c )
ya da ( http://www.wish.com/c/53b41314e6f5de0d3e6fa824 )

2- Çorap seven bir kızım ben. Ama ucuz çorap. Fiyatı 50 kuruştan fazla olan çorapları giyemiyorum. Uşak'dayken pazardan şekil şekil değişik çoraplar alırdık arkadaşlarla. Her salı dört gözle beklerdim çorap almayı. 



3- Benim küçükken çok güzel berelerim vardı. Böyle bayramdır zırttır zurttur olunca Balıkesir'e dedemle ninemlerin yanına giderdik. O zamanlarda bayramlar seyranlar hep kışa denk gelirdi. Eh bende hassas çocuum tabi. Hep berem olurdu hasta olmayayım diye ve ben hep o beremi dedemle babaannemin evinde unuturdum. Sonra geri döndüğümde bakardım ki dedem benim minnoş,şirin beremi çoktan benimsemiş, bağrına basmış olurdu. Tabi benim o anda kafamın içinde "giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir.." şarkısı dört dönüyor olur. O günden beri böyle hep içimde bi burukluk vardır berelere karşı. 



4-Ben ilkokula giderken yazılarım çok küçüktü. O sene okula başlarken aldığım defteri o sene kullanırdım. 60-70 yaprak bir defter ama. Öğretmenimiz hep mikroskopla okuyacağız bu gidişle yazını biraz büyük yaz derdi,her defasında ama. Neyse bende ufak tefek bir şeyim her şeyimin küçük olmasının getirdiği psikolojiyle salata yaparken bile tüm malzemeleri küçücük doğrarım. O yüzden evde salatayı hep bana yaptırırlar. O kadar küçük doğruyorum ki sanki biri çiğneyip öyle koymuş gibi. Çiğnemeden yut yani o kadar küçük. Neyse bu yüzden hep evdeki bıçaklara önem vermişimdir. Şimdi Uşak'da eve çıkacağım için İzmir'deki bıçaklara sarılarak ağlıyorum. Alacaksanız keskin ve güzel olan bıçak seti alabilirsiniz canlar.



5-Ben kitap okumayı çok severim. Bana roman alabilirsin bunu okuyan kişi. Bilim kurgu,tarihi,polisiye,aşk hiç fark etmez. Dünya klasiklerinden sadece Uğultulu Tepeleri seviyorum. Türk klasiklerinden de bir kaç tane böyle sevdiğim var ama sonuç olarak pek klasiklerden sevdiğim söylenemez. Ben lise son sınıfken dershaneye gidiyordum. Dershanemin yakınında da kitapçı vardı. Savaş abi ona da buradan selam olsun. O kitapçıda çalışırdı. Çok sohbetimiz geçmiştir hatta bir ara bloğumu bile takip ediyordu. Sağolsun varolsun. O kitapçıda ikinci el kitaplarda vardı. Çok güzelde kitaplar bulurdum orada rafları karıştırırken. Bazen hiç kitap almadığım halde oradaki kitapları karıştırmama bile bir şey demezdi. O kitaplara bakmak bana nasıl da güzel gelirdi. Uşak'da bulamadım öyle Savaş abi gibi ben kitapları karıştırırken bana kızmayacak hatta sohbet edecek birini. İkinci el kitapları severim, bilginize.


6- Geçenlerde saatim durmuş. Ben saati 10.30 zannediyorum meğer saat olmuş 12.30 kol saatimin azizliğine uğradım anlayacağınız. Mağdurum arkadaşlar. Sevabına pil mi alıyonuz kol saatimi alıyonuz yapın bir güzellik :D



Şimdilik aklıma gelen bunlar. Olur da listeye ekleyecek bir şey bulursam burada olun tamam mı? Şimdilik bay bay :)

1 Ağustos 2014 Cuma

Ara-ma

Her zaman arıyoruz. Baktığımız,yediğimiz,gördüğümüz,düşündüğümüz yaptığımız her şeyde aradığımız bir şeyler var. Kimi buna amaç diyor, kimi de zevk.. Aslında kimse ne aradığını bilmiyor. Ben bilmiyorum mesela. Facebook sayfamı açıyorum hızlı hızlı aşağı indiriyorum sayfayı, indikçe iniyor sayfa vazgeçiyorum kapatıyorum sayfayı. Ne için onca şey yaptım ben? Kimin ne yazdığını,ne paylaştığını hiç bir şeye bakmadan bir şeyler aradım kapattım. Ne aradım? Bilmiyorum. Ensesinden tek kurşunla vurulmuş meçhul bir hayat bizimkisi ne başı var ne sonu var.


25 Temmuz 2014 Cuma

Gitmeyene...

Üniversiteli olmamın ardından koca bir yıl geçti. Düşünüyorum da ilk başladığımda kimseyi tanımıyordum. Yalnızdım. Sonra hayatıma birden akın eden insanlar oldu. İlk sınıf arkadaşlarım,sonra yurttaki arkadaşlarım,arkadaşlarımın arkadaşları derken bütün Uşak halkıyla kaynaştım. Artık "gari" kelimesine "galiii" diyen Uşaklı insanları özümsedim. İzmirli olduğum için yadırgandım. Geçti gitti tabi bunlar. Asıl önemli olan arkadaşlarımın geçip gitmemesi...

Tabi gitmez dediğimiz kaç kişi yanında şuan?

Benim gitmez dediğim zilyon tane insan oldu. Ve şu ana kadar sadece bir tanesi kaldı.Umarım her zaman hayatım da olur. Sevgili arkadaşım Aze :)
Her ne kadar piksel pikselde olsak :))

13 Şubat 2014 Perşembe

Bayan Anlamsız

Anlayamıyorum. Ben hava yolu hostesi olmak istiyordum ya da hemşire ya da öğretmen. Öğretmenleri her ne kadar sevmesem de.

Çocukluk hayallerimizi ne zaman kaybediyoruz? Kontrol edilemeyen heyecanımızı? Her şeyi yapabileceğimizi sandığımız günleri.. Sonsuzluğun tadını nerede yitiriyoruz?

Ben bu kadar çabuk büyümek istememiştim.Haber vermeden geliyor. Hayallerimizi geride bırakıyoruz. Uçup gidiyorlar. Sonra da başlıyor işte...